Fatih Sultan Mehmed (2.Mehmed)

Babasi: 2.Murat- Annesi: Huma Hatun- Dogum:29 Mart 1432- Ölüm:3 Mayis 1481- Saltanat:1451-1481 (30sene) Devrinin en büyük ulemasindan birisi idi. Yedi tane yabanci dil bilirdi. Âlim, Sâir ve sanatkârlari toplar ve onlarla sohbetten çok hoslanirdi. Gayet sogukkanli ve cesurdu. essiz bir kumandan ve idareci idi. Yapacagi isler hususunda, en yakinlarina bile hiç birsey sizdirmazdi. Fatih Sultan Mehmed’in ömrü seferlerle geçti. Yikilmaz diye bilinen Bizans’i yikti. Ìstanbul’u fethetti. Otuz sene içinde tam yirmibes seferi bizzat kendisi idare etti. 900.000 bin kilometrekare olan topraklanm 2.214.000 kilometrekareye çikardi. Hz. Eyyûb El – Ensârî’nin (r.a.) kabri Fatih zamaninda kesfedildi.

Fatih Sultan Mehmed ve Kadının Adelet Anlayışı

Fatih Sultan Mehmet devrinde Osmanlı tebaasından bir hristiyan, kapısının önünde ağlıyor. Oradan geçmekte olan birisi: “Kardeşim, niçin ağlıyorsun?” diyor. O da derdini anlatıyor. Fatih Sultan Mehmet, Fatih Camiini yaptıracak yer arıyor. Bir yer bulmuş ama sahibi “Satmam.” diye tutturmuş. Fatih Sultan Mehmet, adamlar göndermiş. Onun kalbini kazanmaya çalışmış. Herşeyi denemiş ama adam Nuh diyor, peygamber demiyor. Fatih Sultan Mehmet onun toprağı üzerine şimdiki Fatih Camiini yaptırıyor. İşte ağlayan adam o. O ağlayan adama sokaktan geçen diyor ki:

– Evlâdım, neden ağlıyorsun? Kadıya git. Kadı efendi adaleti mutlaka yerine getirir.
– İyi ama bu kadı efendinin padişaha nesi olabilir ki?
– Nesi olduğunu görürsün. Sen git.
Ve mahkeme cereyan ediyor. Fatih Sultan Mehmet ayakta; kadı efendi oturuyor ve mahkemenin başlaması söz konusu.

Fatih Sultan Mehmet müdafaasını yapıyor ve diyor ki:
– Ben orada bir camii yaptırmak istedim ve ona çok paralar vaad ettim ama hiçbirini kabul etmedi ve ben camiyi inşa ettirdim. Fatih Sultan Mehmet sahibinden izinsiz, arsa üzerinde inşa ettirdiği cami sebebiyle elinin kesilmesi cezasıyla tehdit altında.
Kadı efendi soruyor:
– Evlâdım, bak bu bir padişah. Ama ben Allah’ın kadısıyım ve de bana emrettiği şey, böyle bir durumda onun kolunu kesmektir. Ben şimdi onun kolunu kesip hükmü eda edeceğim, yerine getireceğim.
Yabancı tebaa bakıyor ki; gerçekten kadı efendi padişahın elini kesecek. O zaman davadan vazgeçtiğini söylüyor. Kadı efendi diyor ki:
– Böyle bir davadan vazgeçersen, sana o arsanın bedelinin kaç katı büyük miktarda para verilir.
Adam davadan vazgeçiyor. Fatih Sultan Mehmet diyor ki:
– Ben ona şu anda bin altın vereceğim ve ömrü boyunca da her gün bir altın devam edecek.
Mahkeme bitiyor. Mahkeme bitince kadı efendi derhal ayağa kalkıyor ve diyor ki:
-Padişahım, şu ana kadar ben kadıydım; ben Allah’ı temsil ediyordum. Ben oturuyordum, siz ayaktaydınız. Ama şu andan itibaren mahkeme bitmiştir. Senin sadık bir tebaan olarak ben ayaktayım ve artık kadı falan değilim. Sizin sadık bir tebaanızım. Fatih Sultan Mehmet, kadı efendinin sözlerinden sonra ne yapacağına bakıyor. Kadı efendi kılıcını çekiyor ve diyor ki:
– Eğer padişah olarak yanlış bir şey yapsaydın, seni öldürürdüm.
Fatih Sultan Mehmet de beraberinde getirdiği kılıcını çekiyor ve diyor ki:
– Eğer sen, ben padişahım diye haksız olmama rağmen beni haklı çıkarsaydın, benim de yapacağım şey bu kılıçla aynı şeydi. Ben de seni öldürecektim.

Rumeli Hisarının Şekli

Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul’u almadan önce Boğaz’ın Avrupa yakasındaki en dar yerine, Yıldırım Bayezid’in yaptırdığı Anadoluhisarı’nın tam karşısına boğazları kontrol altına almak için bir hisar yaptırmak isteğindeydi… Buna paralel olarak da 24 Nisan-28 Ağustos 1452 tarihleri arasında 30.000 metrekare alan üzerine ve 17 kulesi birbirine bağlı olan Rumelihisarı’nı yaptırmıştır… Ne var ki Fatih, devrin ünlü mimarı Muslihuddin Ağa bu eserin planlarını çizerken gece gündüz onun başında durarak ona nezaret etmiştir… Fatih özellikle kulelerin yerleri ve hisarın iç düzenlemesi için her yerin konumunu arazi arızalarına uyum göstermeksizin ayrı ayrı belirtiyordu…

Fatih’in maksadı neydi?.. Niçin planları Muslihuddin Ağaya bırakmıyor da konumlar üzerinde ısrarla duruyordu…İlliyet kanunlarına göre bunun bir sebebi olmalıydı… Günümüz araştırmacıları, Rumelihisar’ı üzerinde havadan bir inceleme yaptılar. Çok garip ama bir gerçek ortaya çıkmıştı, çünkü yaklaşık 500 metre yükseklikten, deniz tarafından bakıldığında Rumelihisarı’nın konumu, Osmanlıca bir tür el yazısı şekli olan Hattı-Küfi ile yazılmış “Muhammed” kelimesi yazıyordu…Fatih’in bu işin üzerinde titizlikle durmasının mühim sebepleri varmış demek ki! Peki bu sırrı Fatih’e kim, nasıl ve neden vermişti?.. Fatih bir rüya görmüş, ona İstanbul’u alacağı müjdelenmişti, belki Rumelihisarı’nın teknik planları da bildirilmişti, çünkü bu görünümün tesadüf ihtimali oldukça azdı.

Dit bericht is gepost in Genel. Bookmark de link.

Geef een antwoord

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd.